21 Eylül 2008 Pazar
DEDİKLERİMİZİ “MİYAVV” OLARAK ANLAYAN AMCALAR
oyun
Trivial Pursuit (R) Bring on the 90s Test your 90's knowledge in this special version of the popular trivia game. |
14 Eylül 2008 Pazar
Keskin Abi Sizin İçin Geziyor
HİÇBİR MACERACI RUHA SAHİPOLMAYAN KESKİN ABİ'NİN
MACERALARI NO:3
Keskin Neişvabur
Selamlar çok değerli ve saygıdeğer okuyucularım.Sırf siz boşuna gidip yorulmayın, para harcamayın diye sizin için gezip duruyorum.Ama bana zul olan bu gezilerden sonra bir teşekkür mesajı, bir tebrik telefonu alıyor muyum?Maalesef koca bir "HAYIR".Varsa yoksa "Keskin Abi nerdesin?" "Nereye gittin gözükmüyorsun?" "Kocaman kocaman öpüorum MUCUKSS!!" gibi ahlaki ve gayriahlaki mesajlar.Bir yazar olarak zaten zaman zaman yaratım sıkıntıları çekip duruyorum,bir de siz beni kızdırıp beni iyice yormayın.
Neyse efendim yine bir yere gittim işte.Okuyun bakalım.
MALEZYA
Gittiğim yerleri sizlerle paylaşmadan önce.Malezya ile ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
"Türkiye, Malezya olur mu?" ,"Malezyalılaştıramadıklarımızdanmıyız?" gibi tartışmalar yapıp durduk geçen yıl.Bir çok uyanık yazar da "Hadi bakalım gidip bir bi bakayım acaba oluyor muyuz?" diye gittiler, bir güzel de gezdiler.Benim anlayamadığım bir şey var şimdi.Acaba Türkiye Malezya olacaksa sadece geçen yıl bir hafta içinde mi olacaktı?O, Malezya olmak için özel bir zaman mıydı da şimdi kimse bu konuyu konuşmuyor?Şimdi istesek Malezya olamaz mıyız?
İşte bu gibi düşüncelerle ben de benim ne eksiğim var diyerekten düştüm Malezya yollarına bakalım oluyor muyuz,yoksa geçti mi o zamanlar?
Petronas Kuleleri
Başkent Kuala Lumpur'a geldik.Nereye baksam bu iki çirkin yapı gözüme ilişir oldu.Yazmayacaktım ama dayanamdım.Yazmayacaktım çünkü tek özelliği büyüklük olan bir şeyi yazıp sayfamı meşgul etmek istemem.Yapı üstüne yapı kondurarak övünmek de ne oluyormuş anlayamadım.O zaman bizimde kaçak kat çıkan gecekonduculara kızmamamız gerekir.Upuzun şekilsiz bir bina.Sırf şekil olsun diye yapılmış.Ülkeye hiç bir yararı da yok.Yer kaplamaktan başka tabi.Malezya da herhalde doğal bir güzellik yok ki böyle el yapımı ucubik yapılarla hava atıyorlar diye düşünmemek elde değil.
Malezya Çayı
"Doğal güzelllik yok didiydin peki bu ney Keskin ağabey?" dediğinizi duyar gibi olmadığımı sanmayın sakın sevgili cahil okuyucu!Bu mudur doğal güzellikten anladığınız diye sorarım size.Bunlar efendim çay bahçesiymiş.Yani bizim Rize'de hiiç olmayan şey (!)Bir de utanmadan yeşil alanı betonlaştırmış çevrecinin daniskaları.Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama, her taraf toz duman,çok sağlıksız bir ortam burası.Sonra Türkiye'ye gelince "Aa Malezya Çayı ne güzel!" der içersiniz bu zıkkım zehirleri.Acıdım size ve Malezya halkına şimdi.
Nem Adası Toplu Konutları
Yav hakikaten buranın adının neden MALezya olduğunu burayı görünce daha iyi anladım.Bu nedir şimdi?Denizin ortasına toplu konut inşa etmişsin.Bunun rutubeti olur,tahtaları çürür,balinası köpekbalığı çarpar hiç mi aklına gelmedi bu.Kara sana dar mı geldi ey Malezyalı arkadaş?Hadi onu geçtim bir büyük dalga gelip yerle bir etse evleri hiç mi üzülmeyeceksin verdiğin paralara?Tsunami oluyor evleriniz su altında kalıyor,sonra sizin derdiniz bizim başbakanla Aydın Doğan'ı geriyor.Yapmayın etmeyin,bari bizi düşünün!
Tramvay
Sevgili okuyucu inanmazsınız ama Malezyalılar Müslümanmış.Bunu da bu camiyi görünce anladım.Aslında ilk başta anlayamadım sordum bu nedir diye, "cami" cevabını alınca anladım.Bu nasıl camidir böyle ya?Minaresi desen yok,küçük küçük minarecikler var.Kubbesi desen maaşallah 1001 gece masallarındaki saraylarınkine benziyor.Hiç mi bizim camileri görmemişler acaba?.Malezya olursak böyle camiler mi olacak Türkiye'de?Çok korkuyorum çook.
Formula 1
Burda bir de anlam veremediğim bir araba yarışı varmış.Formula 1 diye.Arabalar bir pistte dönüp duruyorlar.Hem de 1 kez de değil 50 -55 kere falan.1 kez parkuru tamamladın yarışı bitir, 50 kez aptal gibi dönmenin ne gereği var ki.?Bayağı da bir kalabalık var.Tezarruat falan yapıyorlar.Sanki arabaların içindekiler duyuyor sizi?2 kez baktım arabalara sıkıldım.Dikkatimi şu kızlara verdim."Acaba siz olur muyuz?" dedim, salak salak sırıtıp durdular yüzüme.Güzel kızlardı, orası ayrı tabi :)
Böylece bir gezi de burda nihayete ermiş bulundu.Malezyalıların hiç biri "Acaba Türkiye biz olacak mı?" diye endişe duymuyorlardı.Kendi hallerinde yaşayıp duruyorlar işte.Ama bana sorarsanız Malezya olmayalım,belki daha güzel ülkeler vardır değil mi?
He, bu arada Malezya'ya gidelim mi diye soruyorsanız."Hıh güldürmeyin beni yav" derim.Böyle çarpık bir ülkede ne işiniz var?Oturun oturduğunuz yerde!Her gezi sonrası dediğim gibi:Sizin gezmenize gerek yok, Keskin Abiniz size yeter..!
10 Eylül 2008 Çarşamba
ŞOK ŞOK ŞOK!
Ayağına giydin kundura
Yapma dedim o kadar sana
Şekilsiz yapacak ayağını
Eciş bücüş olacak her yanı
Güzel durduğunu sanma sakın
Üzülmeyesin diye sustu arkadaşların
Lazımdır ayağına yeni modeli ADİDASLARIN
Yorum köşesine isminizi yazın!
Ben de şiirinizi
Hem de hiç bir ücret ödemeden....
BAŞLIĞI YAZININ İÇİNDE GİZLİ
İşte eğitim sistemimiz bu!İnsanlara olduğundan daha fazla değer yüklememizi öğretiyorlar.Kitapları yazanların fikirlerini düşünmeden tartmadan öğrenciye empoze etmeye çalışıyorlar.Böylece fikir üretmeyen, olaylar karşısında tavrını koyamayan, üretemeyen,düşünemeyen bir gençlik yetişiyor!
“Kendini niye bu kadar ezikliyorsun (eziklemek ne yav??) kardeşim?” demeyin lütfen.Ben de her yazar gibi sevilmek istiyorum suç mu?Ben süpersonik bir insanım her şey hakkında acayip radikal ve de kimi zaman geçerli olan fikirlere sahibim ve bunları çok rahat bir biçimce açıklamakta hiçbir çekince görmüyorum desem burayı okuyan okuyucu bana karşı sempati besler mi.Dese dese “Ne kadar ukala bir adammış.Hıh!!” der.Ama kendimi yerin dibine sokan ne kadar da aciz bir adam olduğumu gösteren yazılar yazınca.Ya içten içe “Aynı ben ya!” der.Ama “içten içe” altını çizmek lazım(Ki çizdim zaten).Ya da “Oh ne kadar da “şey” (neyyy?) birisiymiş.Allah’ıma bin şükür ki ben bunun gibi değilim.” der.Ben de “itilmiş”, “hayatın bir yere savurduğu” “mazlum” “aşktan yana dertli” yazarlardan olmak istiyorum işte.Çok şey mi istiyorum.
Aslında düşündüklerini diline dökememek konusu kafa yoruyorum çoğu zaman.Sonra da “Niye bu kadar kafa yoruyorum ki lan açayım “Var mısın yok musun” u beynimi yormayayım diyorum(bknz: buradaki eski bir yazım.Hatta daha açık bakınız “Bora Öztoprak klibinin altındaki yazı).Sonra da dil yerine kağıda dökeyim diyorum.Söz uçar yazı kalır diye kendimi avutuyorum.Çünkü ben hayatın sillesini yemiş,ne yöne gideceği belli olmayan sonbaharda dökülen yapraklar gibi savrulan, gariban,sevgi yüzü “töbe” görmemiş, bütün sevgilileri tarafından feci bir biçimde aldatılmış, yerin dibine sokulmuş sevgi pıtırcığı bir insanım.Ne yapayım fıtratım böyle!
Yazıyı güzelce okudunuz ve içindeki gizli başlığı bulamadınız diye üzülmeyin.Çünkü öyle bir şey yok.Hayatta en sevmediğim şey önyargıdır.Başlığı okuyup bir beklentiye girersiniz sonra bu beklentiniz gerçekleşmezse ne yazık ki suçu kendinizde değil yazıyı yazandan bulursunuz.O yüzden hiçbir şeyin kabını görüp ona önyargı ile yaklaşmamanızı tavsiye ederim.Elmanın vitamini kabuğunda olabilir ama tatlı yeri kabuğunun altında kısımdır.İşte bir şeye yaklaşırken içinin içeriğinin ne olduğunu bilmeden yorum yapmayın.Ama illa ki bir başlık istiyorsanız başlık şey olsun hmmm….Heh buldum:
BEYNİMDEKİ BULUT