Dostça bir ayrılık
Duygusuzsun,sadece kendini düşünüyorsun,bencilsin,hayatta hiçbir amacın yok,sarsaksın,başkalarının duygularına önem vermeyen hastalıklı ruha sahip birisin…
Tuğçe’den bu sözleri işitince sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim.Çünkü ben kendimi sadece yemek yiyip televizyon izleyen sonra da yatan bir adam olarak görüyordum.Halbuki baksanıza ne kadar da çok meziyete sahip bir insanmışım.
Evet tahmin ettiğiniz gibi bir ayrılık konuşmasının tam ortasındaydım.Bu garip duygular içinde sadece Tuğçe’nin suratına mal mal bakıyordum.Bu Tuğçe’yi de rahatsız etmiş olacak ki:
Ne bakıyorsun öyle bir şeyler söylemeyecek misin?Sen de benim hakkımda ne düşünüyorsan söyleyebilirsin.
Valla sevgili okuyucu Tuğçe nasıl bir insandı, hakikaten söyleyecek bir şeyim yoktu.O da sizin benim gibi birisiydi işte.Tek bildiğim ondan hoşlandığımdı.Belki de bulup bulabileceğimin en iyisiydi.Bir kere yaptığım esprilere kendini kasmadan gülen tek kızdı.Ayrıca ben saçma sapan konuştuğumda yüzüme “gerizekalı mısın ne diyorsun ya sen?” bakışı atmayan onlara da gülen (Not:Kız deli değil) tek kızdı..Eli yüzü de fena sayılmazdı.E peki daha ne isteyebilirdim ki.Bu düşüncelerimi ona iletmeliydim.Ama nasıl?
Nerden çıktı şimdi ya bu.Bir şey mi yaptım
Bir şey yapmıyorsun işte sorun da burada zaten
Bir şey mi yapmıyordum?Nasıl yani?Beraber olduğumuz 2 ay içinde kendisini “seni düşünüyorum” hesabıyla günde 3 kez çaldırıyordum.Telefonla konuştuğumuzda da “-sen kapa. –ya hayır sen kapa” konuşmalarını yapmamazlık etmiyordum.Ayrıca iki kez de sinemaya gitmiştik.Başka ne yapabilirdim ki artık.Bu kızlar da çok şey istiyor canım:
Tamam ne yapayım,sen onu söyle onları yaparım artık.
Bir şey yapmana gerek yok artık.Bitti artık tamam mı?
Bitti mi nasıl biter ya?
Evet bitti.Hande’nin de dediği gibi “Sen yoluna ben yoluma”
Hande Yener’in tarz değiştirmesine ilk kez bu kadar sevinmiştim.Yoksa benim gibi kaç bahtsız erkek bu tip lafları duyacaktı sevgililerinden:
Peki şimdi ne olacak?
Ayrılıyoruz işte.Olanı bu.Bir daha beni arama.Dostça bitsin bu olay,
Diyerek elini uzattı Tuğçe:
Burada yapabileceğim 2 şık vardı önümde:
Ya kendimi küçülterek uzatılan ele sarılacak ve ağlayarak beni bırakmamasını isteyecektim
Ya da uzatmış olduğu ele bir tokat savurup “Madem bitti diyorsun dost most kalamam ulan senle” diyecektim.
Ama ben her ikisini de yapmayıp.Gayet medeni bir insan gibi uzattığı eli sıkarak:
Tamam o zaman dost kalalım öyleyse.Ya madem dostuz bi beş milyon borç vercen mi hacı.Eheheehe…
Diyerek sırtına vurdum.Bu sefer gülmediği gibi kızgın kızgın suratıma baktı.Galibe sadece sevgili olduğumuz için gülüyormuş esprilerime.Oysa seni farklı sanmıştım Tuğçe…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder