Hasta yatağında yatmış tavana bakıyordu.Artık kendisi de kendinden ümidi kesmiş bir vaziyetteydi.Nefes almak belki de en zor işlerden biriydi onun için.Artık o beklenen zamanın gelmesini istiyordu ama nasıl olacağı konusunda da çok büyük korkulara sahipti.Öylecene yatıyordu işte…Başında da sıkıntısını alması için konulan bir televizyon vardı.Son günlerinde nasıl da merak salmıştı bu merete.Artık kahveye veya başka bir yere gidemediği (veya gitmek istemediği) için bütün eğlencesi bütün dünyası bu kutu olmuştu onun için.Şu anda da televizyonda bir şeyler vardı ama sadece sesini duyması yetiyordu ona gözlerini açıp bakmak bile ona zul gelmekteydi.Yaşlı bir adam konuşmaktaydı orda.Hayatı doya doya yaşadığından, bir daha dünyaya gelse yine aynı hataları yapacağından, hayatı ve doğayı çok sevdiğinden işte bu yaşa kadar yaşamanın sırlarından falan bahsetmekteydi.Bu konuşma dikkatini çekti.Şöyle göz kapaklarını yarım aralayarak televizyona baktı.Nasıl da gevrek gevrek gülmekteydi ihtiyar.Koskoca adama yakışacak şeyler miydi bunlar.İçinden bir “la havle” çekti ve yeniden yarılanmış göz kapaklarını indirdi.Televizyondaki ihtiyar hala gevrek gülüşünü atmaktaydı birden gür bir sesle “Bu hayatta belki de en mutlu olduğum olay nedir biliyor musunuz?” dedi.”Torunlarıma bırakabileceğim birkaç hikayemin olması.”Bu sözle birden irkildi.Ne demekti yani torunlara bırakılacak hikaye.Birden bu düşünce beynini kemirmeye başladı.Kendisinin, kendisine bakmak zorunda olduğunu düşündüğü bir karısı, 3ü kız 2si erkek tam 5 tane de evladı vardı.Tam 12 tane de torun sahibiydi.(Hatta 12. gelince artık bayramda harçlık verirken bütün paralarımız bitecek diye espri bile yapmıştı.)En büyük oğlunun ilk oğlu olunca pek bir sevinmiş, gitmiş bir cumhuriyet altını takmıştı.Ama bir sene sonra kızının bir kızı olunca o kadar sevinmemişti.Yine torun sahibi olmak mutluluk vericiydi onun için.”Yaşına yaş katar” diyorlardı arkadaşları, o da mağrur bir edayla gülümsemekle yetinirdi sadece.Küçük oğlu bir erkek evlat sahibi olunca yine ilk torunda duyduğu sevinci yaşamış karısını engelleme çabalarına rağmen (“Bey, kızlarınkine almadık ayıp olur.) gitmiş yine bir cumhuriyet almıştı.Yıllar geçmiş torunlar büyümüştü.Artık pek bir anlam ifade etmiyordu onlar.Bayramlarda gelip elini öperlerdi o da sıcak bir ifadeyle başlarını okşardı.Derslerinin nasıl olduğunu sorar, derslere çok önem vermelerini tembih ederdi.Böylelikle çocuklara iyi bir mesaj vermiş olmanın mutluluğunu yaşardı.İlle de bir torununa kaça gittiğini sorardı.Yaşlılık işte unutuyordu.Naapsındı.”Benim” diye düşündü “torunlarıma bırakacak bir hikayem var mı?”Babalarının ve annelerinin ne zorluklar altında yetiştirildiğini çok dillendirmişti ama sadece kendisine ait bu hikayeyle birlikte sadece kendisinin akıllara geleceği bir hikaye düşündü.Düşündü… düşündü… bulamadı.Hafifçe doğruldu televizyona baktı yeniden.İhtiyar hanımının yanağına bir öpücük kondurmuş hayatında başına gelen en güzel şeyin karısı olduğundan bahsediyordu.Bu sefer hoşuna gitti gülümsemeye başladı.Bu adam benden daha yaşlı ben neden onun gibi olamayacakmışım diye düşündü.Son bir gayretle doğruldu sırtını yastığa verdi.Birden kendini daha iyi hissetmeye başladı.Televizyondaki ihtiyarın kahkahalarına o da katılmaya başladı.Hiç bir şey için geç sayılmazdı.O da ilk olarak karısını yanına çağırıp yanağından öpmeyi düşündü.Bu yaştan sonra ayıp da neymiş dedi kendi kendine.Sonra torunları geldi aklına, hepsi ne kadar severdi dedelerini küçükken oyunlar yapardı onlara.Benim de torunlarıma bırakacağım bir hikayem olmalı diye düşündü.Böyle düşündükçe kendisini daha iyi hissetmekteydi.Önce ayağa kalkıp şöyle güzelce bir giyinecekti.Karısına haber verip hepsini arattırıp yanına çağıracaktı.Hepsine de sıcak içten bir öpücük konduracaktı.Çünkü hepsini eşit sevmekteydi.Herkesin dertlerini tek tek dinleyip istedikleri kadar parayı da ceplerine sıkıştıracaktı (Mezara götürmeyecekti ya!). Sonra sadece torunları alıp yemeğe götürecekti onları.Hayırdır baba diyen çocuklarına kocaman bir gülümseme atıp bu gün sadece torunlarına ait olduğunu söyleyecekti.Yemekten sonra lunaparka götürüp doyasıya eğlenmelerini sağlayacaktı.Sonra mutlu bir yorgunlukla eve döneceklerdi, kendisi salondaki tek koltuğa oturup “Oturun bakalım yamacıma” deyip “Ben size askerde başımdan geçen anımı anlatmış mıydım” deyip başlayacaktı anılarını anlatma.Kendisine ait ilginç tüm olayları anlatacaktı.Torunları da merak içinde diğer anısını anlatmasını isteyecek o da önce nazlanıp sonra dalacaktı anıların deryasına.Bunları düşündükçe biraz daha iyi hissediyordu kendini sanki kuş kadar hafiflemişti.Televizyondaki ihtiyara tekrardan baktı.”Bir tek sen mi varsın bu dünyada mutlu olan, kerkenez!” diyerek yatağından doğrulmaya çalıştı.Ama başaramadı ilk seferde.”Eee” diye düşündü “bütün gün yat yat kalkamazsın tabi hemen”.Gücünü topladı tekrar bir hamle yaptı ama gene başaramadı.Sanki gizli bir el kalkmasını engelliyordu.Başını çevirdiğinde gerçektende bir elin onu omzundan bastırdığını gördü.Elin sahibini görünce dehşete kapıldı eli ayağı boşanmış,dili tutulmuştu.Elin sahibiyle göz göze gelince o heves kırıcı cümleyi duydu:
-Biraz geç kalmadın mı?
DDM24042008
3 Haziran 2008 Salı
Yanlış Numara veya Meltem Seven Adam
-Alo iyi günler Meltem ile görüşebilir miyim?
-...
-Efendim?Meltem mi kim?Kendisi sevgilim olur.Evet evet onu çok seviyorun
-...
-Ne zamandan beri mi beraberiz?Valla bilmiyorum ama 3-3.5 ay oldu.
-...
-Hah hah teşekkür ederim.Ben çok mutluyum biliyor musunuz.Hayatta hep mutsuz oldum.Hep gözü yaşlı dolaştım.
-...
-Yok yok artık öyle değilim.Kendisi ile sanki yeniden doğdum.Hani Milattan önce milattan sonra vardır ya.Hani M.Ö, M.S.Benim için o Meltemden önce Meltemden sonra.
-...
-Evet evet çok mutluyum.Her yerde Meltem'i görüyorum her yerde onu kokluyorum.
-...
-Ama ne yapayım benim için Meltem'den başka hiç bir şey yok ki.Yiyorum içiyorum bir de Meltem'i düşünüyorum.
-...
-Bu olaya ne mi denir?Valla aşktan öte sevgiyi anlatan bir terim var mı bilmiyorum.Aşk demek çok basit kaçar biliyor musun?
-...
-O benim için ne mi düşünüyor?Valla o beni benden daha çok seviyor.Bunu hissetmek bile benim onun için canımı vermeme yeter.
-...
-Evet evet yanlış duymadınız onunun için canımdan daha değerli şeyler vermek isterdim ama yok ki.Keşke olsa.
-...
-Siz yalnızlık nedir bilir misiniz?Ben bilirim.Duvarlar her dakika her saniye üzerinize gelir.Tam sizi ezecekken tekrar geri çekilir.Akreple yelkovana sanki beton dökülmüş gibidir.Bir türlü hareket etmezler.Bir saniye bir yıl gibi geçer sanki.Geceleri kalkıp saati ileri alırsınız ama olmaz işte.Güneş bir türlü doğmak bilmez.
-...
-Bunu bilemezsiniz değil mi?Ama ben bilirim.Meltem de bilir bunu.Belki o da bilmez.
-...
-Olabilir hiç sözüm yok buna.Ama ben hayatı doya doya yaşıyorum bunu biliyor musunuz.Hayatta hiç bir zaman keşke demedim.Hep iyi ki yapmışım dedim.
-...
-Her zaman kazanan birisi oldum.Hiç bir zaman kaybetmedim.Hep el üstünde tutuldum.
-...
-Belki de doğrudur bu.Ama hep kazanan olmadım tabi ki.Kaybettiğim de oldu her insan gibi.
-...
-Aslına bakarsanız hiç "keşke" demediğim de yalandı.Şimdi bir "keşke" diyorum
"Keşke bir de telefonum olsaydı...!"
(Bu yazıyı tam 4 sene önce bugün yazmışım.O gün ÖSS stresleriyle boğuşurken şimdi de Üniversite sınavları stresleriyle başbaşayım.Peki o gün o kadar stres yaşayıp 4 sene sonra aynı stresi yaşıyorsak ne için çalışıyoruz biz?Sonunda aynı şeyleri elde edeceksek.Döngü durmadan devam ediyor ve edecek de!Sen duvarları yıkmadıktan sonra...!)
1 Haziran 2008 Pazar
İZLEDİĞİM FİLMLER
NOT:PARANTEZ İÇİ KONUŞMALAR NEDİM'İN İÇ SESİDİR...
NOT2:05.10.2007 TARİHLİ YAZIMDIR...
(FİLME GİRMEDEN ÖNCE...)
Berke: HACIM HANGİ FİLME GİTSEK ACABA?
Hürcan: Benim için farketmez abi.Her türlü film olur benim için.Elif ne der acaba?
Elif: Bilemiicem Ratatuydaki fare çok şirin ona mı gitsek acaba?Hi hi hi...
Berke: Çocuk muyuz kızım şöyle vurdulu kırdılı bi şey varsa ona gidelim
Hürcan:Bence bayanların dediği olmalı.Hem artık bu tip animasyon filmleri sadece çocuklar için yapılmıyor ki!Ben mesela Japon mangalarını çok beğeniyorum manyak bi olay abi yaa!Adamlar aşmış resmen!
Nedim:(Anime demek istedi herhalde.Allah'ın gerzeği...Ulan bu arada niye kimse bana fikrimi sormuyor!) "Edie" de güzel bi filme benziyor.
Berke: Olum sen konuşma.Geçen bir film tavsiye ettin aldığıma alacağıma pişman oldum.Senin tavsiyen istemez...
Hürcan:Ehe... ehe...
Nedim:(Ne rezil ediyorsun beni Elif'in yanında pis herif.Sinema için borç isterken böyle demiyordun ama...Bu şerefsiz de ne sırıtıyo be!)Ne alakası var olum iyi filmdi o!
Hürcan:Dehşet gezegeni nasıl bi şey acaba?
Elif:Ayy aman ben sevmem öyle zombili mombili filmleri."Aşkın Tarifi" var ona mı gitsek.
Hürcan:Oluuur!!
Nedim:(Öööh ayıya bak!Nasıl da atladı hemen.Ben Elif'le o filme gitsem şu iki hayvan da zombi seyretsa aaah ah!)
Berke:Ne aşkı be!Baymasın şimdi.Hem meltem ile olan mevzuuma tuz basmasın.
Elif:Konuşcam o konuyu seninle, salak şey!
Hürcan:O zaman biz Elif'le "Aşkın Tarifi" ne gidelim siz de "Dehşet Gezegeni"ne çıkışta buluşuruz olmaz mı?
Nedim:(Çüüüüş!)Olur mu yav öyle.Anca beraber kanca beraber...
Berke:Olmaz öyle şey.İyi tamam gidelim.Nedim sen biletleri alsana.Biz de mısır falan alalım.
Nedim:(Nee ulan ben sonra paraları nasıl isteyecem geri.Çok pis bir durumdur o!)Tamam.Gerilerden alırım ama...
(Biletler alındıktan sonra)
Nedim:(Kırk milyon bayıldık.Şimdi nasıl isterim parayı geri?Allah'ım ne güç bir işmiş.Ne yapsam acaba.En iyisi işi espriye vurmak...) Hadi toslayın bakalım paraları. Ehe.. ehe... (Eyvaah çok ayıca oldu ulan!)
Berke: Ben de bozuk yok sonra anlaşırız...
Nedim: (Yalancının...)
Elif: Ne kadar?
Nedim:(Senin paran burda geçmez desem mi acaba?O zaman şu herif de vermezse.Öööf öf!) Şeey on...
Elif: Buyur teşekkür ederim
Nedim: (Sana değil on milyon, on trilyon feda olsun canım!) -Kafayı sallar-
Hürcan: Yaa bende ellilik var.Var mı bozuğun?
Nedim: (Hay ben senin!Şimdi kızdan aldık.Biraz kalender gözükelim.)Önemli değil canım sonra verirsin. (Canın çıksın emi!)
Berke: Hadi o zaman girelim.Arkadan aldın değil mi?
Nedim: (Senin arkandan bi alacam şimdi!Nasıl alacam bu parayı ben?) Hı hı güzel yer.
-Salona girerler-
Berke:Ben köşeye geçeyim.Gel Elif!
Hürcan: B en de şöyle geçeyim...
Nedim:(Hüoop ne oluyo lan kızı ortanıza aldınız!...)
-Film arası-
Berke:Ulan bu ne be!Ne biçim film bu.
Hürcan:Yoo bence iyi gidiyor
Nedim:(Ulan bunun gözü de hep Elif'te.Filmde komik bi şey olunca direkt ona bakıyor.Sanki espriyi o yapmış gibi.Du bakalım...)Sence nasıl Elif?
Elif:İyiii .Bitsin bakalım ne olacak?
Nedim:(Yavv film arasında kime bu soruyu sorsam aynı cevabı veriyor.Sorun bende herhalde.) İyi gidiyor bence ya!Duygusallık da var şey de... (Neyde lan?!.. Ne desem?) Mutluluk da.
Elif: Ben bi lavoboya gideyim.
Hürcan: Ben de gitçem ama sizinkine değil! Hahhah ha!
Nedim: (Bu ne be! Neyse dravdan ben de sırıtayım ayıp olmasın)Ihı ıhı ben de gideyim bari.
-Tuvalette-
Nedim:(Yav bu Hürcan iti Elif'e mi yazıyor acaba?Yok lan ne yazacak.Elif ne yapsın onun gibi adamı.Hem bir iki kez de göz gze geldik.Ehe.. ehe... mutluyum lan! Yav saçım pek de güzel olmamış mı be?Biraz ıslatalım...Haydaa iyice bozuldu... Biraz daha ıslatsak... Off! Olmuyor be!.Hay ben senin gibi saçın...)
-5dakika sonra-
Berke:Nerde kaldın lan?Film başlıyacak
Nedim:Merak etme canım deliğe düşmedim! Ehe.. ehe...(Güldü mü, güldü mü...?)
Hürcan:Saçın öyle demiyor ama!Hahh hah ha...
Elif: Hi hi hi...
Nedim:(Şimdi güldü.Hayın kadın!Hürcaan Hürcan bak üstüme oynama!)Heh heh çok komik.Hadi geç kalcaz.
-Filmden sonra-
Berke: Amman ne güzel bitti.Herkes mutlu mesut.Abi uyumamak için kendimi zor tuttum.Kim gidelim dedi bu filme?
Elif:Berkeee ben dedim ne olmuş? Tamam sonunu ben de beğenmedim ama çok da kötü değildi bence.
Hürcan: Bence de Elif.Öyle tırt zombi mombi filmi gibi değil.İnsanın yüreğine işilyor film.
Nedim: (Yav ben fena etkilendim filmden...Elif'e aşık oluyorum giderek)Bence de!
Elif: Sen ne diyorsun Nedim?
Nedim: (Bence film insanların sadece kendileriniş düşünmeyip başkalarının da sorumluluğunu alma güdüsünü işleyip en büyük sorumluluğun da aşk olduğunu ve bundan kaçış olmadığını, farklı mizaçlara sahip insanların aşk sayesinde birbirlerini tamamladığını anlatıp küçük bir kızın dramını hikayeye paralellik oluşturacak bir biçim de harmanlıyor.Ama ne yazık ki Holivuudvari bir sonla bitirerek bir nebze filmin içeriğine gölge düşürüyor...) İyidi bence ya..!
Berke:Bu herifin beğendiği filmden hayır gelmez hacım.Gitti param.
Nedim: (ParaM mı? Kimin parası ulan!)
Elif: Neyse ya! Ne yapçaz şimdi Berke?Bi yere oturalım mı? Seninle şı Meltem olayını konuşayım bakalım.
Hürcan: Yeni bir yer açılmış orada otururuz.
Berke: Ya bırak şu kızı be! Neyse gidelim bakalım.Nedim sen de geliyor musun?
Nedim: (Ne biçim soru bu şimdi? Zaten beraber değil miyiz?Gelmemi istemiyor mu acaba?) Bilmem gelsem mi ki?Nereye gidiyorsunuz?
Berke: Bilmiyorum abi.İstiyorsan gel
Nedim: (Senden icazet mi alacam lan!Gidecem işte. Filmin de gazı var zaten.Hadi oğlum Nedim!) Gelcem...!!!
Elif: O da geliyor muymuş?
Berke: Hııı...
Hürcan: Gidelim o zaman hadi...
-Yolda-
Hürcan:Eee Elif sen aşkın tarifini yapabiliyor musun şimdi?
Elif:Yaa Hürcan nerden çıktı bu soru şimdi? Hi hi...Kankam biliyor ona sorsana..
Berke: Sana sordu kızım söylesene
Elif: Yaa üniversitenin ilk yılında ben köpek gibi aşık olmuştum.Gözüm başka bir şey görmüyordu...
Hürcan: Eee..?
Elif: Bir yerden sonra tıkandı ilişki yaa.Yürütemedik ne yapalım.Çok feci üzüldüm ama.Berke şahit hepsine.Yenisine bayaa uzun bi süre hazır hissedemedim...
Hürcan: Şimdi yani kalbin...
Elif: Boş.. boş... Hi hihi hi...
Nedim: (Vay be! Kalbi boşmuş.Bu hıyar da ne göz möz kırpıyor anlamadım.Kızlar ne yapsın bunun gibi kıroları?)
Hürcan: Ben de bağlanacak birisini bulamadım biliyor musun?
Nedim: (Bize ne lan! Bu ikisi de kızı ortalarına alıp önden önden gidiyorlar.Bari aralarına girip bi şey diyeyim.Böyle olmayacak...) Filmdeki kız ne tatlıydı di mi? Little Miss Sunshine'da da oynuyordu.
Elif: Öyle mi hımmmm... Doğrudur...
Hürcan: İnsan böyle uzun soluklu bir ilişkiden çıkınca sudan çıkmış balık gibi oluyor değil mi?
Elif: Öyle Hürcancım ama ne yapçaksın. Layf goos on! yani...
Hürcan: Öyle Elifcim öyle... Kiip on living bi yerde di mi?
Elif: Evet. Hi hih ihih...
Nedim:( Allah'ım gülmek ne kadar da yakışıyor.Melek gibi...)
Berke:Hacım daha gelmedik mi? Bacağım kopacak
Hürcan:Geldik geldik!Elif'i yormak istemeyiz.
Elif: Vaay be amma da centilmensin sağol haha..
-Kafede-
Berke: Çok yoruldum yav.Elif ayakkabımı çıkarayım da şu ayaklarımı ovsana!
Elif: Hayvansın diyorum başka bi şey demiyorum Berke!
Hürcan:Nasıl bi yer.Beğendiniz mi? Şeyy bu arada Elif telefon numaran neydi?
Elif: Aa yok mu sen de? Veriyim. Sıfır beşyüz otuz iki...
Nedim: (Allah'ım ben niye filmdeki adamlar gibi olamıyorum.Direkt olarak söyleyebiliyor sevdiğini...)
Hürcan:Dur ben seni çaldırayım.
Nedim: (Hem benim ne eksiğim var ki? Sonuçta herkesin yaptığı bir şey.Normal bi şey yani...)
Hürcan: Araşırız artık.
Elif: Peki.Hi hi hiii..
Nedim: (Zaten "İstediğini Söyleyebilmenin 62 Yolu" kitabında da öyle demiyor mu? İstediğinizi söyleyin diye...)
Elif: Bu saçları yapmak zor olmuyor mu ya? Böyle dik dik.
Hürcan:Valla yarım saatimi alıyor.Senin saçının rengi de çok hoş...
Nedim: (Yani bissürü sevgili var.Onlar yapıyor ben niye yapamıyım..?)
Elif:Sağol Hürcan beğendin demek.
Hürcan: Beğenmek ne kelime bayıldım... bayıldım...
Elif: Hi.. hi.. hii deli şeyy...
Berke: Beyler garson geldi. Ne içiyorsunuz?
Elif:Ben ananas suyu alcam
Berke: Ben kola alayım.
Hürcan: Ananas suyu iki oldu.
Berke:Sen ne alacan lan?
Nedim: (Söyleyebilememem için hiç bir neden yok ki?)
Berke: Aloo Nedim!!
Nedim: (Hem kaybedecek bi şeyim de yok...)
Hürcan: Herif uçtu he.Hah hah haah
Nedim: (Yeter be yeter!! Benim Berkeyle Hürcan dan ne farkım var be!Yeteeer!)
Berke:Sağır mı oldun lan?
Nedim:( Ben de bir bireyim Benim de herşeye hakkım var. Yettiyse yetti be!!!)
Elif: Nedim iyi misin?
Nedim:ELİF BEN SANA AŞIĞIM!!!SENİ SEVİYORUM!!!!!
Berke:.........................
Hürcan:..........................
Elif:BEN DE SENİ SEVGİİİLİM!!!!!!
NOT2:05.10.2007 TARİHLİ YAZIMDIR...
(FİLME GİRMEDEN ÖNCE...)
Berke: HACIM HANGİ FİLME GİTSEK ACABA?
Hürcan: Benim için farketmez abi.Her türlü film olur benim için.Elif ne der acaba?
Elif: Bilemiicem Ratatuydaki fare çok şirin ona mı gitsek acaba?Hi hi hi...
Berke: Çocuk muyuz kızım şöyle vurdulu kırdılı bi şey varsa ona gidelim
Hürcan:Bence bayanların dediği olmalı.Hem artık bu tip animasyon filmleri sadece çocuklar için yapılmıyor ki!Ben mesela Japon mangalarını çok beğeniyorum manyak bi olay abi yaa!Adamlar aşmış resmen!
Nedim:(Anime demek istedi herhalde.Allah'ın gerzeği...Ulan bu arada niye kimse bana fikrimi sormuyor!) "Edie" de güzel bi filme benziyor.
Berke: Olum sen konuşma.Geçen bir film tavsiye ettin aldığıma alacağıma pişman oldum.Senin tavsiyen istemez...
Hürcan:Ehe... ehe...
Nedim:(Ne rezil ediyorsun beni Elif'in yanında pis herif.Sinema için borç isterken böyle demiyordun ama...Bu şerefsiz de ne sırıtıyo be!)Ne alakası var olum iyi filmdi o!
Hürcan:Dehşet gezegeni nasıl bi şey acaba?
Elif:Ayy aman ben sevmem öyle zombili mombili filmleri."Aşkın Tarifi" var ona mı gitsek.
Hürcan:Oluuur!!
Nedim:(Öööh ayıya bak!Nasıl da atladı hemen.Ben Elif'le o filme gitsem şu iki hayvan da zombi seyretsa aaah ah!)
Berke:Ne aşkı be!Baymasın şimdi.Hem meltem ile olan mevzuuma tuz basmasın.
Elif:Konuşcam o konuyu seninle, salak şey!
Hürcan:O zaman biz Elif'le "Aşkın Tarifi" ne gidelim siz de "Dehşet Gezegeni"ne çıkışta buluşuruz olmaz mı?
Nedim:(Çüüüüş!)Olur mu yav öyle.Anca beraber kanca beraber...
Berke:Olmaz öyle şey.İyi tamam gidelim.Nedim sen biletleri alsana.Biz de mısır falan alalım.
Nedim:(Nee ulan ben sonra paraları nasıl isteyecem geri.Çok pis bir durumdur o!)Tamam.Gerilerden alırım ama...
(Biletler alındıktan sonra)
Nedim:(Kırk milyon bayıldık.Şimdi nasıl isterim parayı geri?Allah'ım ne güç bir işmiş.Ne yapsam acaba.En iyisi işi espriye vurmak...) Hadi toslayın bakalım paraları. Ehe.. ehe... (Eyvaah çok ayıca oldu ulan!)
Berke: Ben de bozuk yok sonra anlaşırız...
Nedim: (Yalancının...)
Elif: Ne kadar?
Nedim:(Senin paran burda geçmez desem mi acaba?O zaman şu herif de vermezse.Öööf öf!) Şeey on...
Elif: Buyur teşekkür ederim
Nedim: (Sana değil on milyon, on trilyon feda olsun canım!) -Kafayı sallar-
Hürcan: Yaa bende ellilik var.Var mı bozuğun?
Nedim: (Hay ben senin!Şimdi kızdan aldık.Biraz kalender gözükelim.)Önemli değil canım sonra verirsin. (Canın çıksın emi!)
Berke: Hadi o zaman girelim.Arkadan aldın değil mi?
Nedim: (Senin arkandan bi alacam şimdi!Nasıl alacam bu parayı ben?) Hı hı güzel yer.
-Salona girerler-
Berke:Ben köşeye geçeyim.Gel Elif!
Hürcan: B en de şöyle geçeyim...
Nedim:(Hüoop ne oluyo lan kızı ortanıza aldınız!...)
-Film arası-
Berke:Ulan bu ne be!Ne biçim film bu.
Hürcan:Yoo bence iyi gidiyor
Nedim:(Ulan bunun gözü de hep Elif'te.Filmde komik bi şey olunca direkt ona bakıyor.Sanki espriyi o yapmış gibi.Du bakalım...)Sence nasıl Elif?
Elif:İyiii .Bitsin bakalım ne olacak?
Nedim:(Yavv film arasında kime bu soruyu sorsam aynı cevabı veriyor.Sorun bende herhalde.) İyi gidiyor bence ya!Duygusallık da var şey de... (Neyde lan?!.. Ne desem?) Mutluluk da.
Elif: Ben bi lavoboya gideyim.
Hürcan: Ben de gitçem ama sizinkine değil! Hahhah ha!
Nedim: (Bu ne be! Neyse dravdan ben de sırıtayım ayıp olmasın)Ihı ıhı ben de gideyim bari.
-Tuvalette-
Nedim:(Yav bu Hürcan iti Elif'e mi yazıyor acaba?Yok lan ne yazacak.Elif ne yapsın onun gibi adamı.Hem bir iki kez de göz gze geldik.Ehe.. ehe... mutluyum lan! Yav saçım pek de güzel olmamış mı be?Biraz ıslatalım...Haydaa iyice bozuldu... Biraz daha ıslatsak... Off! Olmuyor be!.Hay ben senin gibi saçın...)
-5dakika sonra-
Berke:Nerde kaldın lan?Film başlıyacak
Nedim:Merak etme canım deliğe düşmedim! Ehe.. ehe...(Güldü mü, güldü mü...?)
Hürcan:Saçın öyle demiyor ama!Hahh hah ha...
Elif: Hi hi hi...
Nedim:(Şimdi güldü.Hayın kadın!Hürcaan Hürcan bak üstüme oynama!)Heh heh çok komik.Hadi geç kalcaz.
-Filmden sonra-
Berke: Amman ne güzel bitti.Herkes mutlu mesut.Abi uyumamak için kendimi zor tuttum.Kim gidelim dedi bu filme?
Elif:Berkeee ben dedim ne olmuş? Tamam sonunu ben de beğenmedim ama çok da kötü değildi bence.
Hürcan: Bence de Elif.Öyle tırt zombi mombi filmi gibi değil.İnsanın yüreğine işilyor film.
Nedim: (Yav ben fena etkilendim filmden...Elif'e aşık oluyorum giderek)Bence de!
Elif: Sen ne diyorsun Nedim?
Nedim: (Bence film insanların sadece kendileriniş düşünmeyip başkalarının da sorumluluğunu alma güdüsünü işleyip en büyük sorumluluğun da aşk olduğunu ve bundan kaçış olmadığını, farklı mizaçlara sahip insanların aşk sayesinde birbirlerini tamamladığını anlatıp küçük bir kızın dramını hikayeye paralellik oluşturacak bir biçim de harmanlıyor.Ama ne yazık ki Holivuudvari bir sonla bitirerek bir nebze filmin içeriğine gölge düşürüyor...) İyidi bence ya..!
Berke:Bu herifin beğendiği filmden hayır gelmez hacım.Gitti param.
Nedim: (ParaM mı? Kimin parası ulan!)
Elif: Neyse ya! Ne yapçaz şimdi Berke?Bi yere oturalım mı? Seninle şı Meltem olayını konuşayım bakalım.
Hürcan: Yeni bir yer açılmış orada otururuz.
Berke: Ya bırak şu kızı be! Neyse gidelim bakalım.Nedim sen de geliyor musun?
Nedim: (Ne biçim soru bu şimdi? Zaten beraber değil miyiz?Gelmemi istemiyor mu acaba?) Bilmem gelsem mi ki?Nereye gidiyorsunuz?
Berke: Bilmiyorum abi.İstiyorsan gel
Nedim: (Senden icazet mi alacam lan!Gidecem işte. Filmin de gazı var zaten.Hadi oğlum Nedim!) Gelcem...!!!
Elif: O da geliyor muymuş?
Berke: Hııı...
Hürcan: Gidelim o zaman hadi...
-Yolda-
Hürcan:Eee Elif sen aşkın tarifini yapabiliyor musun şimdi?
Elif:Yaa Hürcan nerden çıktı bu soru şimdi? Hi hi...Kankam biliyor ona sorsana..
Berke: Sana sordu kızım söylesene
Elif: Yaa üniversitenin ilk yılında ben köpek gibi aşık olmuştum.Gözüm başka bir şey görmüyordu...
Hürcan: Eee..?
Elif: Bir yerden sonra tıkandı ilişki yaa.Yürütemedik ne yapalım.Çok feci üzüldüm ama.Berke şahit hepsine.Yenisine bayaa uzun bi süre hazır hissedemedim...
Hürcan: Şimdi yani kalbin...
Elif: Boş.. boş... Hi hihi hi...
Nedim: (Vay be! Kalbi boşmuş.Bu hıyar da ne göz möz kırpıyor anlamadım.Kızlar ne yapsın bunun gibi kıroları?)
Hürcan: Ben de bağlanacak birisini bulamadım biliyor musun?
Nedim: (Bize ne lan! Bu ikisi de kızı ortalarına alıp önden önden gidiyorlar.Bari aralarına girip bi şey diyeyim.Böyle olmayacak...) Filmdeki kız ne tatlıydı di mi? Little Miss Sunshine'da da oynuyordu.
Elif: Öyle mi hımmmm... Doğrudur...
Hürcan: İnsan böyle uzun soluklu bir ilişkiden çıkınca sudan çıkmış balık gibi oluyor değil mi?
Elif: Öyle Hürcancım ama ne yapçaksın. Layf goos on! yani...
Hürcan: Öyle Elifcim öyle... Kiip on living bi yerde di mi?
Elif: Evet. Hi hih ihih...
Nedim:( Allah'ım gülmek ne kadar da yakışıyor.Melek gibi...)
Berke:Hacım daha gelmedik mi? Bacağım kopacak
Hürcan:Geldik geldik!Elif'i yormak istemeyiz.
Elif: Vaay be amma da centilmensin sağol haha..
-Kafede-
Berke: Çok yoruldum yav.Elif ayakkabımı çıkarayım da şu ayaklarımı ovsana!
Elif: Hayvansın diyorum başka bi şey demiyorum Berke!
Hürcan:Nasıl bi yer.Beğendiniz mi? Şeyy bu arada Elif telefon numaran neydi?
Elif: Aa yok mu sen de? Veriyim. Sıfır beşyüz otuz iki...
Nedim: (Allah'ım ben niye filmdeki adamlar gibi olamıyorum.Direkt olarak söyleyebiliyor sevdiğini...)
Hürcan:Dur ben seni çaldırayım.
Nedim: (Hem benim ne eksiğim var ki? Sonuçta herkesin yaptığı bir şey.Normal bi şey yani...)
Hürcan: Araşırız artık.
Elif: Peki.Hi hi hiii..
Nedim: (Zaten "İstediğini Söyleyebilmenin 62 Yolu" kitabında da öyle demiyor mu? İstediğinizi söyleyin diye...)
Elif: Bu saçları yapmak zor olmuyor mu ya? Böyle dik dik.
Hürcan:Valla yarım saatimi alıyor.Senin saçının rengi de çok hoş...
Nedim: (Yani bissürü sevgili var.Onlar yapıyor ben niye yapamıyım..?)
Elif:Sağol Hürcan beğendin demek.
Hürcan: Beğenmek ne kelime bayıldım... bayıldım...
Elif: Hi.. hi.. hii deli şeyy...
Berke: Beyler garson geldi. Ne içiyorsunuz?
Elif:Ben ananas suyu alcam
Berke: Ben kola alayım.
Hürcan: Ananas suyu iki oldu.
Berke:Sen ne alacan lan?
Nedim: (Söyleyebilememem için hiç bir neden yok ki?)
Berke: Aloo Nedim!!
Nedim: (Hem kaybedecek bi şeyim de yok...)
Hürcan: Herif uçtu he.Hah hah haah
Nedim: (Yeter be yeter!! Benim Berkeyle Hürcan dan ne farkım var be!Yeteeer!)
Berke:Sağır mı oldun lan?
Nedim:( Ben de bir bireyim Benim de herşeye hakkım var. Yettiyse yetti be!!!)
Elif: Nedim iyi misin?
Nedim:ELİF BEN SANA AŞIĞIM!!!SENİ SEVİYORUM!!!!!
Berke:.........................
Hürcan:..........................
Elif:BEN DE SENİ SEVGİİİLİM!!!!!!
(Diye bitirmek çok isterdim inanın ki.Ama maalesef hayat böyle değil.Artık sonunu getirmek size kalmış.Ama tahmin etmek zor değil.Hürcan: "Laan ne gerizekalı bir herifmiş" diye dalga geçer.
Berke:"Oğlum ne abazan adamsın seni kızlı ortamlara getirmemek lazım" diye kızar.Elif arkadaşlarına: "Ya kızlaaar geçen kankamla sinemaya gittik.Başıma bi şey geldi OHA falan oldum" diye anlatır.Yani bize her zaman söylenen "Sevdiğini söylemekten çekinme" sözü yalan olmuş olur.Sevmeyi sevilmeyi aramak salakça bir hareket olmuş olur.İnsan bazen doğuştan şanssız olabilir.Ama şansını arama isteği hiç bir zaman kimsenin zaafı olmaz, olamaz.O zaman demeliyiz ki "Sen sevgini söyle arkadaş.Sevmeyen sevmesim!!!")
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)