20 Mayıs 2008 Salı
ÇOK "PİSBİ" DURUM
12 Mayıs 2008 Pazartesi
ANNENİZLE NASIL TANIŞTIM?
AHANDA RESİMLERİ: *
Hazır bu benzetme lafı açılmışken Terms of Endearment’ı izlerken “Ya, ammada benziyorlar, OHA! Ya…” diyerek filmi doğru düzgün izleyememişe neden olan bir benzerlikten bahsedeyim.
Ben çok benzettim. Benziyorlar değil mi?Neyse bu benzerlik mevzuunu daha sonra açmak kaydı ile kapatalım.
Nerde kalmıştık? Heh! Tamam.Şimdi bu dizinin Türkiye’de tutacağını pek sanmıyorum.Mesela çocuk diziyi izler merak ve heyecan içinde babasına sorar:
- Baba annemle nasıl tanıştın?
- Görücü usulü…
E yani sadece bu kadar mı? Elin Amerikalısı 3 yıldır dizisini yapıyor, daha annenin “a” sına şahit olmuş değiliz, sen ise 2 kelimelik cümleyle işi bitiriyorsun? Dediğim gibi Türkiye’ye pek uygun değil bu iş.
Ben de düşündüm bazısı sadece bize özgü olabilecek bazısı da global(!) sayılan “anneyle tanışma hikayeleri düşündüm.
- Baba annemle nasıl tanıştın?
- Şimdi annemin görümcesinin kaynı, annenizin halasının eltisinin torununa komşuymuş.Görmüş beğenmiş.Demiş bizim bi akrabanın bekar bi oğlu var münasip bi eş arıyor…
…
- Baba annemle nasıl tanıştın?
- Msn adresini bi arkadaştan almıştım.Bir akşam bi baktım online olmuş.Hemen bir titreşim gönderdim.Cevap vermedi naza çekiyor kendini tabii.Bizde de gençlik var o zamanlar.Bi titreşim daha gönderdim.Dedim “slm ben Kadir” “hmmmm” diye cevap verince bana, hemen atladım “cam var mı diye”…
…
- Baba annemle nasıl tanıştın?
- Dest-i izdivaç programında göbek atarak…
…
- Baba annemle nasıl tanıştın?
- Şimdi arkadaşlarla bara gittik.Böyle etrafı kesiyorum oltaya düşecek birisi var mı diye.Sonra bi kızla kesiştik dedim ben bu gece bu kızı ağıma düşürürüm (hala ağımdan çıkmak bilmedi)
- Barış baba annemle nasıl tanıştın?
- Kuyu başına vardım.Zeynebim gelir diye.Nasıl haberini almışsa dayı emmi hep orda…
…
- Baba annemle nasıl tanıştın?
- Üniversitedeyiz.Arkadaşımın bi sevgilisi var.Dedi ki: “Oğlum yanımızda sap sap dolaşma bizim Derya’nın bi arkadaşı var, onu yapalım sana”…
...
- Baba annemle nasıl tanıştın?
- Nikahtan sonra…
…
- Baba rahmetli annemle nasıl tanıştın?
- Tanışmadım ki! Cami avlusunda buldum ya seni
- NEYYY!!!??
- Ouu büyük gaf………………….
10 Mayıs 2008 Cumartesi
Bora Öztoprak- Ne olur
Küçükken çok sevdiğim bir klipti.Gerçi hala öyle. Bi paylaşayım istedim.
Küçük bir şey daha paylaşayım.Bu gün teyzenin biri (Şimdi isim verip de kimseyi efendim....) Var mısın yok musun yarışmasıyla ilgili konuşuyordu.Yarışmayı çok sevdiğini çünkü "beynini yormadığını" söyledi.
"Ah ulan ah ne olur şu insanlarımız beynini biraz kullansa da, yorsa" demek geldi içimden.
Neyse...
9 Mayıs 2008 Cuma
METAFORİK ALİGORASYON
- Ooo Hayrettin Abi ne haber görüşemiyoruz?
- Çölde yolunu kaybetmiş bir hipopotamım ben!
- Hee o zaman ondan olabilir.
- Olabilir…
NE KADAR OLDUĞUNA YAZDIKTAN SONRA KARAR VERECEĞİM KADAR ADIMDA METAFOR NASIL YAPILIR?
1.Adım: Önce ne hakkında metafor yapacağın hakkında bir karar ver.(Mesela patlıcan: Sabahleyin patlıcan ağlamış (Çiy düşmüş hesaabı)Sonra bize içini döktü(İçini oyup kızarttık işte))
2.Adım: Metafor yapacağın şey hakkında ne hissediyorsun ona bir karar ver.(Mesela Ayşe diyelim çok güzelmiş. O gün Ayşe’nin yanına gidip “Ayşecim gözlerimi geri verir misin?Onlar olmadan göremem.(Gözlerimi senden alamıyorum hesaabı.(Ayşe de bunu anlasın be de neyimJ))
3.Adım: Metafor yapacağın şeyi en alakasız duruma benzet.(bknz: Yukarıdaki örnek.Veya durun bakmayın bir tane daha bulayım:
- Pirana dolu bir akvaryuma düşmüş montofon ineği gibiyim abi.
- Eeee?
- Şanssızım işte.
- Hee! Doğru düzgün anlatsana kardeşim böyle dolanbaçlı yollardan anlatıyorsun.Gıcık mısın?)
Eveet kaç adım oldu? 3 mü? Şimdi değiştirmeye üşendim başlık dursun öyle.Neyse efendim iyi günler dilerim.
- Eeee abi sonuç ne oldu şimdi?
- Sonuç mu?Şeyy Metafor iyi bi şeydir. Türkiye’de metafora gerektiği kadar ilgi gösterilmiyor.Burdan yetkililere sesleniyorum.Duyun bu metaforun sesini!! Oldu mu?
- Oldu…
8 Mayıs 2008 Perşembe
Keskin Abi Sizin İçin Geziyor

Keskin Abi’nin Gezileri NO:1
Hindistan

Yukarıda gördüğünüz yapının adı Tac Mahalmiş.Bu yapıyı yapmanın ne mahali var imiş bak orasını anlamış değilim.Şimdi efendim Süleymaniye Cami’sini düşünün.Düşündünüz mü? Şimdi tekrar düşünün. Ehe ehe…Neyse işte aha bu da bizim caminin biraz daha büyüğü işte.Şah Cihan diye bir savurganın sırf karısı öldü diye (Karısının adı da Ercüment’miş.Ben bu işe akıl erdiremedim.) yaptırdığı bir gereksizlik abidesi bu efendim.Öyle önünde su falan var işte o kadar.
Altın Tapınak


İnsanlar yarı çıplak demiştim değil mi? Yine erken konuşmuşum.Yolda giderken birden bu adamlar etrafımızı çevirdi.Altlarında giyecek donları olmadığından falan bahsettiler.Ben sonradan giydirdim.Allah’tan tek usturuplu giyinen Ranjit’ti.Hepinize selam söyledi,üstümde kalmasın.
Bonbay


Neyse efendim gezimin sonucu olarak “Eee Keskin Abi tavsiye eder misin Hindistan’ı?” derseniz, yakınından bile geçmemenizi öneririm.Tabi bu benim düşüncem her görüşe saygım sonsuzdur.Ama ben olsam gitmeden önce düşünürdüm biraz.Bir sonraki geziye çıkarsam görüşmek üzere efendim.Gezmenize gerek yok Keskin Abi’niz size yeter!
7 Mayıs 2008 Çarşamba
Bir meyhane...Meyhanede yaşlıca bir kadın ve karşısında orta yaşlarını sürmekte olan bir adam.İkisi de Alman ve Türkiye'deler.Kadın kızının cenazesi için gelmiş...Adam babasının kapatmasının cenazesi için gelmiş...Kadının ölen kızı, hapisaneye düşmüş kız arkadaşını kurtarmak için Türkiye'ye gelmiş.Ölen kızın sevgilisinin annesi ise adamın babasının, ölen kapatması.Adam da kızı aramak için Türkiye'de kalmış.
İkisi de karşılıklı rakı içiyorlar...
Ve fonda Sezen Aksu'nun sesinde:
"Ölürsem yazıktır" şarkısı çalıyor.
Böyle ironik bir film Yaşamın Kıyısında.Tesadüf mü kader mi karar vermediğimiz bir sürü olayların birbirine geçmesi üzerine kurulmuş.Ama filmi izlerken hiç bir karmaşıklık hissi duyulmuyor.Her şey çok normalmiş gibi seyrinde ilerliyor.Aynı içinde milyon karmaşan ve karışıklığın yaşandığı "hayatımız" gibi.Zaman akıp gidiyor ve elimizde dünden hatıra hiç bir şey kalmıyor.
Kadın kızının sevgilisi olan kızı hapisten çıkarıyor.
Adam da babasını affetmek için memleketine gidiyor.
Kız ve kadın eskiden ölen kapatmanın resminin asılı olduğu kitapçıya giriyor.Ama adam kızgınlık anında resmi yırttığı için kız annesinin varlığına (veya yokluğuna) şahit olamıyor.Kitapçıdan çıkarlarken kamera sanki dalga geçermiş gibi eskiden resmin olduğu boşluğu gösteriyor.
Adam da babasını bulup denizden gelmesini bekliyor.Bir umut gelmesini beklerken jenerik akmaya başlıyor.Biz de "yaşamın kıyısında" oturup jenerikle birlikte motor sesini duymayı bekliyoruz...